MONTESSORI

“Çocuk için önemli olan kendilik gelişimidir. Kendi öz kaynaklarını ve yabancı, karmaşık dünya ile başa çıkma becerisini geliştirmeye gereksinimi vardır. Duyuları yoluyla, kendisi için öğrenmek, görmek ve yapmak ister, bir yetişkin gözleri ile değil. Çocuk bunları dünya ile uyum içinde başardığında, tam bir kişi olmaya başlar. O zaman eğitilmiştir.”
Maria Montessori

Montessori Eğitimi

İtalya’nın ilk kadın doktoru, pedagog ve antropoloji profesörü Maria Montessori (1870-1952) yüzyılın başlarında  her bir çocuğun bireyselliğine azami ölçüde uyan bir pedagoji geliştirir.Bu, çocuğun bireysel becerilerine ve ilgi alanlarına, bireysel öğrenme hızına ve karakter özelliklerine uygun bir pedagojidir.Eğitim sistemini çocuktan yola çıkarak kurdu.Bu, başka eğitim sistemleriyle karşılaştırıldığında çocuklara sağlanan olanaklar sayesinde, kendi seçimlerinin eğitimcinin onları isteklendirmesinin yerine geçtiği kendi eylemleri sonucu hataların denetlenebildiği bir eğitim sistemidir.Montessori eğitimi temelde kişiliğin oluşumu üzerinde durmaktadır.Maria Montessori bunu açıkça şu şekilde ifade etmektedir: “Eğitimde metot değil, insan kişiliği göz önüne alınmalıdır.”

  • Çocuk, özeldir, tektir.

  • Kendine has bir varlıktır.

  • Çocuk etrafındaki maddesel dünyayı absorbe eder, gelecekte yetiştireceği kişi modelini biçimlendirir.

  • “Çocuk, insanların mimarıdır.” Bu mimarlar farkında olmadan içlerindeki inşa planına uyarak kendi ritimleri doğrultusunda kendilerini geliştirmeye çalışırlar.

  • Bu gelişime yetişkinler etki edemezler çünkü onlar inşa planını bilmemektedirler. Ancak, bir yetişkinin zamansız müdahalesi ya bu inşa planını tahrip edebilir ya da yanlış bir yöne yönlendirebilir.

  • Montessori Eğitiminin temel taşlarından birisi hazırlanmış çevredir. Çocuklar hazırlanmış çevredeki Montessori materyallerinden, bireysel ilgi ve eğilimine göre bağımsız olarak seçim yaparlar.

  • Montessori okullarında çocuklar, istedikleri materyalle, istedikleri zaman, istedikleri yerde calışırlar.

  • Çocuklara istedikleri kadar tekrar etme imkanı sunulur. Erken öğrenen yeni bir çalışmaya geçebilecektir, çünkü öğrenmede herkesin farklı bir ritmi vardır.

  • Materyallerdeki hata kontrolü çocuğun kendi hatasını bulmasıyla gerçekleşir. Başka birinden uyarıya, onaya ve düzeltmeye gerek kalmaz. Kendi kendisini düzeltmesine olanak sağlar. Böylece yetişkinden bağımsızlaşmak doğal olarak gerçekleşir.

Çocuğun güçlü bir karakterde yetişmesini sağlamak için “bir bakıma fiziksel ve ruhsal bir hijyene” ihtiyaç vardır. Bu durumda yetişkinlerin görevi çocuğun içindeki yeteneği ve gizil gücü uyandırmak ve onları gelişim sürecinde desteklemektir..

Montessori Pedagojisi

“Kendi kendime yapmayı öğrenmeme yardım et” Bu cümle Montessori Pedagojisinin ana fikridir. Bu, çocuğa kendi deneyimlerini yapması için fırsat tanımak ve bunu gerçekleştirebilmesi için de gerek duyduğu olanakların sağlanması anlamına gelir.Bütün çocukların kalbinde yatan istek aslında budur. Günümüz dünyasının aşırı meşgul yetişkinleri olan bizlerse çoğu zaman onun yerine kendimiz yapmayı tercih ederiz. Ona deneyim yaşatmak için ya vaktimiz yoktur ya da sabrımız. Biz bir an önce sonuca ulaşmak isterken çocukların süreçten keyif aldıklarını unuturuz. Oysaki her işi yetişkinler tarafından yapılan çocuklarda bağımsızlık ve öz disiplin gelişimi engellenir!
Tüm dünyada 100 yılı aşkın bir süredir uygulanan ve her geçen gün saygınlığı artan Montessori yöntemi çocuğun süreci yaşamasına izin verir ve ben kendim yapabilirim duygusunu hissettirir.

Her çocuk öğrenmek ister. Bu durumda eğitim sürecinin özü bir “kendi kendini eğitme” sürecidir. Bunun yanında bir de içsel inşa planı vardır. Bu nedenle Montessori pedagojisi doğrudan ve kararlı bir şekilde çocuk ve ihtiyaçları konusunda bilgi edinir.Montessori Pedagojisi bireysel zekaya dayalı ve yaratıcı problem çözme becerisini teşvik ve talep eder. O, kendi ayaklarının üzerinde durmayı ve bağımsızlığı eğitir. Amaç güçlü bir kişilik ve öz denetimin oluşmasıdır.Onun rehberliğinde dünya genelinde anaokulları ve okullar kurulmuştur. Montessori okulları başarılı okullardır çünkü; bütün çocuklar onları teşvik eden bir şeyler bulduklarında ve kendi başlarına çalışma imkanına sahip olduklarında bir şeyleri başarmak isterler.

Neden Montessori Eğitim Sistemini Tercih Ettik?

Zihinsel gelişimin en önemli yaşları ilk altı yaştır. Bilinçsiz öğrenmenin bilinçli öğrenme seviyesine geçtiği bu yıllar geri dönüşü olmayan bir dönemdir. Bu yıllarda çocukların, çevrelerinden öğrenmek ve bilgiyi emmekte olağanüstü duyarlılıkları ve zihinsel güçleri vardır. Montessori Eğitimi geleneksel eğitim sisteminden farklı bir sistemdir.

  • Eğitim, her çocuğa özel programlanır ve uygulanır.

  • Her çocuk bireydir, kendi hızında eğitim alır.

Montessori Eğitimi çocuğa ne kazandırır?

  • Çocuk, kendi bireysel beceri ve ilgi alanında kendi hızıyla gelişir.

  • Dikkatini yoğunlaştırmayı öğrenir.

  • Çalışma isteğini ve zevkini geliştirir.

  • Üretken olur.

  • Toplumsal bir varlık olur.

  • Kaygılarını en doğru şekilde nasıl dışa vurabileceğini öğrenir.

  • Özgüvenini ve sorumluluk duygusunu geliştirir.

  • Disiplini içselleştirir.

  • Bir problemi nasıl tanımlayacağını ve onu çözmek için nasıl çalışılacağını öğrenir.

  • Kendisine ve başkalarına karşı saygı duyar.

Montessori Eğitiminin temel taşlarından birisi hazırlanmış çevredir. Bu çevrede çocuğu anlık çalışmaya davet eden Montessori Materyallerini buluruz. Her materyalin belirli bir yeri vardır. Bu da çocuklara güven ve sağlam bir yapı duygusu kazandırır. Çocuklar bağımsız olarak onların yardımıyla benimseyecekleri bilgilere ulaşacakları bir materyal seçerler. Bunu bireysel eğilim ve ilgiler takip eder.

Materyal çocuklara öğrenmenin eller aracılığı ile gerçekleştiğini öğretir. Zihinsel kavramlar ellerle kavramaktan gelir. Bu yaşlarda çocuklar soyut kavramların somut nesnelerde yattığını sezerler. Çocuklara istedikleri kadar tekrar etme imkanı sunulur. Erken öğrenen yeni bir çalışmaya geçebilecektir, çünkü öğrenmede herkesin farklı bir ritmi vardır.Çalışmalar yerde, ayakta ya da masada yapılabilir. Bu özgürlük çocuğun içinden gelen hareket etme isteğinin bastırılmamasını sağlar. Çocuklar materyallerle tek başlarına çalışabildikleri gibi ikili ya da daha büyük gruplarla çalışabilirler.Bu sayede büyük bir odaklanmayla ve çoğunlukla hayret uyandıracak kadar uzun çalışırlar.Bütün bu materyaller çocuğun ruhsal düzenini oluşturmasında ona yardımcı olur. Düşünsel materyaller objelerin tanınmasını sağlamaktadır ve böylece çocuğun daha yüksek bir zeka icraatında bulunmasını sağlar. Çocuğun bu materyalleri kendi başına kullanmasını öğrenmesi kendi başına hedef koymasını ve bu amaç doğrultusunda çalışmasını sağlayacaktır.Materyallerdeki hata kontrolü çocuğun kendi hatasını bulmasını gerçekleştirerek birilerinin onu uyarmasına ya da düzeltmesine gerek bıraktırmayarak, kendi kendisini düzeltmesine olanak sağlar. Böylece yetişkinden bağımsızlaşmak doğal olarak gerçekleşir.Kendi başlarına deneyimler ve keşifler sağlayan bu materyaller çocuk için dünyayı keşfetmelerini sağlayan anahtarlar görevini görür.

M. Montessori çocukta özel bir yeteneği kazanmayı sağlayan ve bu yeteneğin kazanılması ile son bulan duyarlılık dönemlerini keşfetmiştir. Bu duyarlılık dönemlerinin gereklerine göre davranılmayınca yeni bir yeteneği keşfetme olanağı yitirilecektir. Elbette bu yetenek daha sonra tekrar kazanılabilir ancak duyarlı dönemlerde olduğundan çok fazla çaba gerektirir.

Bu duyarlılık aşamaları ve yaş dönemleri şöyledir: Hareket (0-1 yaş), dil (0-6 yaş), küçük nesneler (1-4 yaş), düzen (1-2 yaş), müzik (2-6 yaş), zarafet ve kibarlık (2-6 yaş), duyuların incelik kazanması (2-6 yaş), yazı yazma (3-4 yaş), okuma (3-5 yaş), uzamsal ilişkiler (4-6 yaş), matematik (4-6 yaş). Bu duyarlılık dönemlerinde çocuk yetişkinin bilinçli zihninden farklı olarak “emici zihin” olarak adlandırılan bilinçsiz bir aşamada öğrenecektir. Çocuk duyarlılık dönemlerinde bu konuları çok daha kolaylıkla öğrenebileceği için Montessori anaokullarında akademik çalışma önemlidir. Duyarlı aşamalarda emici zihin yoluyla öğrenmeye en güzel örnek bir çocuğun anadilini öğrenmesidir. Dil için duyarlı aşama olan 0-6 yaş döneminden sonra öğrenilecek herhangi bir dil ne anadilin kolaylığıyla ne de onun kadar iyi öğrenilebilecektir. Oysa 0-6 yaş döneminde çocukların 2-3 dili birden kolaylıkla öğrendiği görülmektedir.

Eğitimci

Eğitimcinin görevi çevreyi hazırlamak ve kontrol etmektir. Materyalin öğrencilere cazip gelmesi için düzenli ve temiz tutulmuş olması şarttır . Bir diğer görevi ise çocukları dikkatlice gözlemlemesidir. Eğitimcinin organizatör ve yönetici görevinin yanı sıra bireye yardım etme ve yanında olma gibi görevleri de vardır.Eğer bir öğrencinin davranışı diğer öğrencileri rahatsız ediyorsa eğitimci rahatsız edici o aktiviteye son vermelidir. Eğer bir çocuk yaptığı bir uğraşın içine derinlemesine daldıysa eğitimci yapacağı bir övgü olsa bile onu rahatsız etmemelidir. Yardım materyalin sunum aşamasında ve işin de giriş aşamasında sunulabilir. Dolayısıyla Montessori yönteminin özü, çocuğa önceden hazırlanmış bir çevrede kendi kendini geliştirebileceği şekilde hareket ve faaliyet özgürlüğü tanımayı amaçlayan, kendi kendine oluşan ve gelişen bir yöntem ve sistem anlayışıdır Montessori’nin özgürlük ilkesinin en kısa ve en veciz ifadesi ise, “çocuklara önceden hazırlanmış bir çevrede özgürlük tanımak”tır.Bu sözün anlamı şu kısa öyküde gizlidir: Montessori çocuk evlerinden birinde çalışmaları izleyen bir konuğun çocukların dilediklerini, hoşlarına gideni yaptıklarını söylemesi üzerine öğrencilerden biri şöyle cevap verir: “Özür dilerim, efendim, biz hoşumuza gideni yapmıyoruz ki. Yaptığımız şey hoşumuza gidiyor bizim.

Konsantrasyon

Dikkatin yoğunlaşması (polarizasyonu) Montessori pedagojisinin kilit olayıdır (mucizesidir). Çünkü ona göre bunun üzerine çocuksu iş kurulmaktadır.Montessori’nin birçok eserinde de bahsettiği bu yansımanın keşfi yeni bir eğitim anlayışının kaynağı olarak görülmektedir. Montessori dolaylı birçok müdahaleye rağmen, silindirler ile ilgili uğraşından vazgeçmeyen üç yaşındaki bir kız çocuğunu gözlem altına almıştır. 40’ı aşkın denemeden sonra uğraşına son vermiş ve çocuğun hiç de yorgun olmadığını gözlemiştir.Aksine çocuğun çok da neşeli bir halde etrafındakilere baktığını ve sanki uykudan aniden uyanmış gibi zinde ve neşeli olduğunu tespit etmiştir.“Odaklanma kendiliğinden kendi kendine eğitimin gerçek başlangıcını oluşturur ve çocuğu özgürleştirir” Montessori’ye göre; “ konsantrasyon yaşamın bir parçasıdır, bir eğitim metodunun sonucu değildir.Montessori bu durumu “sanki doymuş bir çözeltide bir kristalleşme noktası oluşmuş ve bu noktanın çevresindeki tüm karmaşık ve düzensiz madde, harika bir kristalin oluşumu için birleşiyormuş gibi görünüyordu.” diye ifade edecektir.Bu önemli gözlemin öyküsü tüm dünyada yayılır ve önceleri bir mucize öyküsü gibi görünmektedir. Sonra, değişik ülkelerdeki denemelerin sayısı artınca, bu zihinsel “tedavi“nin basit ve açık ilkeleri yavaş yavaş ortaya çıkartılır.Bu işlem bir kapalı çalışma devresi olarak tanımlanmaktadır ve üç aşamadan oluşmaktadır.Bu konsantrasyonun ilk basamağı hazırlık basamağı, ikinci basamağı büyük çalışma basamağı, üçüncü basamağı ise çocuğa açıklık ve mutluluk veren basamak olarak ifade edilmektedir.

Montessoriye Uygun Olarak Çocuklarla Çalışmalarımızda 3 Temel Prensibimiz:

1. Çocuğun Bireyselliği Konusunda: Her bir çocuk kendi yetenek, yeterlilik ve ilgileri doğrultusunda geliştirilecektir.

2. Çocuğun Bağımsızlığı Konusunda: Her bir çocuk aktif bir varlıktır ve bağımsızlaşmak en önemli temel hedefidir. “Çocuk dünyayı kendi yaptıkları sayesinde keşfeder.” M.Montessori

3. Çocuğun Bütünselliği Konusunda: “Beynin, yüreğin ve ellerin eğitimi insan eğitimidir.” Pestalozzi

Montessori Araçları

 a. Günlük Hayat Uygulamaları

Bu çalışmalar Montessori Eğitimi’yle çocuğun ilk kez tanıştığı çalışmalardır. Günlük Hayat araçları çocuk için ev ve okul arasında rahat bir geçiş sağlar. Bu alandaki araçlar çocuğun evde her zaman rastladığı araçlardır. Çocuk için çekici olan evde dokunmasına izin verilmeyen bu araçlarla okulda istediği gibi uğraşabilmesidir. Ayrıca gerçek hayatta kullanılan süpürge, fırça ya da çay fincanları ve bir demlik dolusu çayla karşılaşan çocuk bunların sahteleri olan oyuncaklarla oynamak yerine asıllarıyla uğraşmayı tercih eder. Gerçek hayatta kullanılan araçları kullanabilen çocuk için bu çalışma daha anlamlıdır. Ayrıca Günlük Hayat etkinliklerinin Montessori Eğitimi içinde özel bir yeri de vardır, bu etkinlikler çocuğun çalışma düzeniyle ilk kez karşılaştığı yerlerdir. Önce çalışacağı aracı seçmeyi öğrenir, masaya aracını getirmeyi, uygun bir biçimde çalıştıktan sonra da aracını toplayıp yerine kaldırmayı. Bu süreç içinde çocuğun

  • dikkatini toplama ve zihinsel yoğunlaşma becerisi,

  •  el ve göz işbirliği,

  • düzen anlayışı,

  • öz-denetim becerisi,

  • bağımsızlık algısı gelişir.

Günlük Hayat Uygulamaları arasında

  • El becerileri: Aktarma, ayırma, boncuk dizme, kağıt kesme, dokuma ve düğme dikme, vb gibi.

  • Zarafet ve Nezaket: Günaydın ve güle güle demek, kendini tanıtmak, özür dilemek, el sıkışmak, arkadaşının elindeki bir şeyi rica etmek, vb gibi.

  • Öz-bakım: Burnunu silme, el yıkama, giyinme çerçevelerini kullanarak düğme ilikleme, kurdele bağlama, vb gibi.

  • Çevre Düzeni: Yere düşen kağıt, pirinç gibi şeyleri toplama ve çöpe atma, parlatma, ayakkabı boyama, vb gibi. çalışmalar vardır.

b. Duyu Araçları

Bu araçların amacı çocuğun duyularını etkileyerek çalıştırmak ve duyu algısının ayrıntı ölçeğini inceltmek ve güçlendirmektir. Sınıfın bu alanında çocuk kendi başına ya da bir arkadaşıyla beraber çalışabilir. Buradaki araçlar çocuğun tüm duyularına hitap edecek şekilde tasarlanmıştır. Dünyayı tanımlamaya yarayan bilgiler bu Montessori Araçları sayesinde çocuğa iletilir. Uzun-kısa, büyük-küçük, geniş-dar ya da kalın-ince gibi. Geleneksel eğitimde bu kavramalar çocuğa resimler gösterilerek ya da ortamdaki bazı nesneler kullanılarak anlatılmaya çalışılır, bu kavramların somut hale gelmesi ise ancak Montessori Araçları’yla olur. Kırmızı Çubukları düşünelim. Uzun-kısa kavramını ve sıralamayı öğreten bu çubuklar çocuğun dokunarak, eliyle ve hatta tüm bedeniyle ölçerek, hem gözü hem de kas hafızasıyla algıladığı bir araçtır. Elbette çocuk baktığı bir resimdeki uzun ve kısa ağaç kavramını da sonunda öğrenir ama üç yaşında Montessori Araçları’yla öğrenebileceği bu kavramı beş yaşında öğrenirse çocuk algısını geliştirebilecek önemli araçlardan mahrum kalmış olur. Montessori Yöntemi bütünsel olarak değerlendirildiğinde Duyu Araçları çocuğu zaman içinde matematiğe hazırlar ve hacim ya da alan bilgisinin temellerini oluşturur.

c. Matematik Araçları:

Montessori sınıfındaki matematik araçları Maria Montessori’nin zarif dehasını kanıtlar gibidir. Araçlar sade ve rahatça anlaşılabilen araçlardır. Çocuk matematiği zor olduğu ön yargısıyla değil bir çeşit oyun, zevkli bir uğraş olarak öğrenir. Matematikle ilgili ilk deneyimleri rahat ve zevkli olan çocuk için artık matematikten korkması için bir neden kalmamıştır. O çocuk zaten ilk adımlarında başarıyı tattığı için bundan sonraki adımlarında da yapabileceğini bilir.

Matematik Araçları çocuklar için her zaman çekici olmuştur. Bunun sebebi çocuğun matematiği öğrenirken denetleyebildiği bu işlemler sırasında kendine başarıya dayalı bir güven duymasıdır.Matematik tamamiyle soyut bir bilgi türüdür, işte bu soyutluğu somut hale getirip çocuğun eline verebilmek de büyük bir dehanın eseridir. Önemli olan çocuğun yaptığı işlemin doğruluğu değildir ama matematiksel kavramların ve matematiğin mekanizmasının öğrenilmesidir.  Üstelik Montessori Araçları’nda hata denetim özelliği olduğu için yanlış bir sonuç kendini hemen belli edecektir. Çocuğun bu dönemde matematiğe dair aldığı olumlu deneyimler onun tüm hayatı boyunca başarabilirim tutumunu taşımasını sağlar.

Matematik araçları, sayılar, matematik işlemleri ve matematiksel olguları anlatan araçlardan oluşur. Her bir araç birbirini takip eder ve sanki bir duvarı meydana getiren tuğlalar gibi matematiksel bilgiyi parça parça ve bir bütünlük içinde çocuğa aktarır. Matematiği yaparak yaşayarak öğrenmek matematiksel kavramları elinde tutabilmekle mümkün olur. İki yaşından itibaren çocuk yavaş yavaş matematikle tanışmaya başlar, altı yaşına gelen çocuk artık somuttan soyut işlemlere doğru gelişme gösterir. Çocuklar altı yaşına geldiklerinde dört basamaklı sayılarla dört işlem yapabilirler, iki ya da üç işlemli soru çözerler ve temel geometrik kavramları öğrenmişlerdir. Üstelik çocuklarda bunların hiçbirini çalışırken matematiğe karşı olumsuz bir algı ve önyargı oluşmamıştır.

Bu dönem de yapılan pek çok uygulamada aslında matematik var, mesela çorap eşlestirme çalısması çiftleri bulmaya, kaşıkla aktarma - bölmeye giriş, aynı zamanda soldan sağa yapıldığından da yazmaya hazırlık var.

Matematik materyalleri ilk başta fazla hareketlilik gerektirirken zamanla bu yerini uzun süreli konsantrasyonlara bırakıyor. Montessori de Matematik somuttan soyuta doğru gittiğinden dolayı da çok anlamlı. İlk önce miktarlar kavranıyor sonrasında bunlar sembollerle birleştiriliyor. Çocuk zevkli bir süreç içerisinde matematiği sevmeye başlıyor.

Montessori Matematik Eğitimi’nde çocuklar

  • sayılar ve bu sayıların ne ifade ettiğini,

  • 1 – 9000 kadar olan sayıların yazılışı ve okunuşunu,

  • dört işlemi,

  • kesir kavramını,

  • ve giriş düzeyinde geometrik kavramları öğrenirler.

d. Okur-Yazarlık

Dil insanın iletişim kurması, kendini ifade etmesi ve düşünebilmesi için sahip olduğu en önemli becerisidir. Çocuklar yaşamlarının ilk yıllarında anadillerine yüzlerce kelimesi, dil bilgisi kuralları ve doğru telaffuzuyla hakim olurlar. Çocuğun dil hakimiyetini güçlendirmek ve sözcük dağarcığını genişletmek için hayatın ilk yılları çok değerlidir. Okur-Yazarlık merkezi çocuğa bir dili en verimli nasıl kullanabileceğini öğretmeyi amaçlar.

Maria Montessori, kendi eğitim yöntemini oluştururken Okur-Yazarlık çalışmalarını okunduğu gibi yazılan İtalyanca’ya uygulamış, Türkçe’de de aynı özellik olduğundan çalışmalar oldukça başarılı sonuçlar doğurmuştur. Çocuklar önce bir dili oluşturan sesleri tanırlar ve bu seslerin ifade edildiği şekilleri yani harflari öğrenirler. Okuma bu şekillerin seslendirilmesi işlemidir, fakat asıl önemli olan okuduğunu anlama aşamasıdır. Okumayı söken çocuğa vakit kaybetmeden anlayabileceği metinler verilir ve benzerlerini kendisinin de oluşturması için çalışmalar sunulur.

Okur-Yazarlık çocuk için matematik gibi ayrı bir dünyadır, çoğu zaman evden getirdikleri oyuncaklarla oynamak yerine yazı defterini alıp yazmak isteyen çocuklarla karşılaşırsınız.

e. Kültür Araçları

Dünyayı ve dünyada yaşayan canlı çeşitliliğini tanıtmayı amaçlayan bu araçlar sınıfın en önemli kısımlarından biridir. Çocuk burada farklı kültürleri, tarihte ayrı zamanlarda kurulmuş uygarlıkları, sorumlu olduğumuz canlıları ve korumamız gereken doğayı öğrenir.

Coğrafya, tarih ve biyoloji bilgisi çocuğun çevresine karşı algısının gelişmesini sağlar. Bu bilgileri zorlanmadan alan çocuk kişisel dünya kavramını oluştururken sadece kendisini değil tüm yaşayanları düşünerek davranmayı öğrenir.

Sanat alanı da Montessori için kültürün bir parçasıdır. Sanat insanın kendini içinden gelen farklı ve özgün bir dille ifade etmesidir. Montessori sınıfındaki bu merkez çocuğa değişik sanat alanlarını ve sanat dilini öğretmeyi amaçlar. Önemli olan sonuçta ortaya çıkacak ürün değil sanat deneyiminin kendisidir, çocuk bu deneyimi yaşamaya teşvik edilirken kendini özgürce ifade edebilmesi ana amaçtır. Bu çalışmalar sırasında renk ve biçim kavramları da işlenir. Matematiğin en önemli kavramlarından biri olan desenler arası ilişkiler konusunda çocuğun farkındalığı desteklenir.

Sanat alanında çocuğa farklı kültürlerin sanat eserleri ve sanatçıları tanıştırılır. Böylece çocuk diğer insanların dünyayı nasıl yorumladıkları konusunda geniş bir bakış açısı kazanır.

Erken yaşta sanatla karşılaşan çocukların güzellik algıları gelişir ve ince zevkler kazanırlar.

Montessori Araçlarının Özellikleri

  • Her bir araç kümesi sadece bir kavram sunar, böylece kavram anlamına etki edebilecek diğer tüm uyaranlardan ayrılır ve dikkat sadece onun üstüne yoğunlaştırılır.

  • Her araç kümesi sunmayı amaçladığı kavramın en fazla ve en az değerlerini gösteren parçalara sahiptir (uzun ve kısa, büyük ve küçük, geniş ve dar gibi). Çünkü göreceli kavramlar ancak bu şekilde sunulabilir.

  • Araçlar kavramları basitten karmaşığa ve ileriki aşamalarda soyuta doğru öğretecek şekilde tasarlanmıştır ve bu sırayla sunulur.

  • Her araç kendisinden sonra gelecek ileri kavramlar için alt yapı oluşturur.

  • Montessori Araçlarının en önemli özelliği hata denetim mekanizmasına sahip olmalarıdır. Bu mekanizma sayesinde çocuk kendisi öğrenir yani yetişkinin yardımına ihtiyaç duymadan araçla çalışır ve çalışmasının sonucunu kendi değerlendirebilir.

http://www.montessori.org.tr/montessori/